Bilindiği gibi gazetemiz sahibi Banu Barlas ile hukuk danışmanı ceza hukuku öğretim üyesi Av. Dr. Dilek Ekmekçi; Fetö’nün başkent Ankara merkezli ve Antalya uzantılı fuhuş yapılanmasına karşı son iki yıldır amansız bir mücadele vermeyi sürdürüyorlar. Bu yüzden uğradıkları pusu ve kumpas girişimleriyle ilgili de Ankara C. Başsavcılığı’na ayrıca suç duyurusunda bulundular. Dilek Ekmekçi ve Banu Barlas’ın hedef olmasının asıl sebebi ise; Fetö’nün fuhuş yapılanmasına ilişkin bugüne kadarki en net fotoğrafı çekmiş olmaları.

Geçmişte Fetö’nün fuhuş yapılanması çeşitli şekillerde yargı ve medya gündemine gelmişti. Fetö’nün “askeri hizmetlerden sorumlu imamı" olan Çetin Acar, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tanık olarak dinlenmiş ve örgütün 3 bin kişilik bir fuhuş ordusu kurduğunu, başında da Eski Emniyet TEM Daire Başkanı Cihangir Çelik’in olduğunu söylemişti. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Fetö’nün Hazine Müsteşarlığı yapılanmasına yönelik hazırlanan ve İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede de Fetö’nün emniyetteki uzantıları tarafından iki bin civarında hazine bakanlığı bürokratını fişleyerek bu kişilere eskort kadınlarla tuzak kurduğu iddialarına yer verilmişti.

Gazetemiz yazarı ve hukuk danışmanı Av. Dr. Dilek Ekmekçi ise Fetö’nün fuhuş yapılanmasıyla ilgili suç duyurusunda Fetö’nün eskortlu, kokainli fuhuş tuzağına daha önce de düşen eski hakim Osman K. ile halen görevdeki hakim ve savcı arkadaşları H.K. ve M.K.’ye eskort gönderildiğini delilleriyle ortaya koymuştu.

Yapının başını çeken Ali H., Mevlüt Ö. gibi isimlerle birlikte, Ekmekçi özellikle M.Ö.’nün ağabeyi eski emniyet istihbarat şube müdür Koray Ö.’yü işaret etmişti. Ergenekon davasında haksız yere yıllarca hapis yatan ve albay Levent Göktaş’ın avukatı olan Serdar Öztürk de; halen ODATV sitesinde de yayınlanan dilekçesinde yer verdiği Fetö şemasında; HTS kayıtlarına göre Adnan Oktar’ın kedicikleriyle irtibat halindeki emniyet istihbarattaki Fetö yapılanmasının en kritik isimleri arasında Koray Ö.’yü göstermişti. Koray Ö. aynı zamanda Hanefi Avcı’nın da Milli Damar yapılanması içerisinde yer aldığını iddia ettiği isimler arasında yer alıyor.

Ulusal medyada ve Fetö bağlantılı olaylarda adı sıkça geçen Koray Ö.; bir yandan 15 Temmuz gecesi Cihat Yaycı ve Fahri Kasırga ile yaşadığı telefon trafiğiyle; diğer yandan en büyük rakibi Fahri Kasırga’nın oğlu Serdar Kasırga’nın şirketi olan Natek şirketinin Fetö sanığı sahibi Muhammed Tolga Erpolat’ın en çok görüştüğü emniyet müdürleri arasında yer almasıyla gündeme gelmişti.

Milli Damar ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Bağlantıları

Fetö’nün fuhuş yapılanmasıyla ilgili olarak Milli Damar ve Ankara Büyükşehir Belediyesi bağlantılı isimler ayrıca dikkat çekiyor. Şöyle ki Ali H. ve Mevlüt Ö. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde Gökçek zamanında işe alınmış; kendilerini yıllarca Gökçek’in adamları olarak tanıtmış ancak Mansur Yavaş başkan olduktan sonra Yavaş’a ellerinde çiçeklerle gidip fotoğraf çektirmek ve yeni twitter hesabı açıp tweet atmak suretiyle destek vermeye başlamış iki isim. Ali H. aynı zamanda Yavaş gibi Beypazarılı. Fetö’nün 3000 kişilik fuhuş ordusu olduğunu ileri süren Çetin Acar ise yine Gökçek zamanında Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınmış ve Mansur Yavaş tarafından hedef alınarak “Fetö uzmanı diye kartvizit bastırıp 4 yıldır işe gitmediği” gerekçesiyle işten çıkarılmış eski bir ABB personeli.

Melih Gökçek’in de geçmişte Çetin Acar gibi Fetö’nün fuhuş yaptırdığından söz eden açıklamaları olduğu biliniyor. Diğer yandan Hanefi Avcı’nın Milli Damar yapılanması içerisinde olduğunu iddia ettiği iki önemli isim Mevlüt Ö.’nün ağabeyi Koray Ö. ve Çetin Acar. Milli Damar’a yakınlığından söz edilen Kanal A’nın Gökçek ile Milli Damar ayrılığı sebebiyle kapandığı da ayrı bir iddia. Nitekim Gökçek’in görevden alınmadan önce Milli Damar üzerinden kripto Fetöcüler tarafından hedef alındığı açıklamaları ve ardından görevden alınmış olması da bu iddiaları destekler nitelikte. Fetö’nün fuhuş yapılanmasından kadın temin ettiği iddia edilen ve adı daha önce de eskort skandalına karışmış olan eski hakim Osman K.’yı Mansur Yavaş’ın Seğmenler Su şirketinin yönetim kurulu başkanlığına getirmesi ve halen Ali H. ve Mevlüt Ö.’ye sahip çıkmaya devam etmesi de kafalarda soru işareti yaratıyor!

Fetö’yle ilgili kritik dosyalar zehirli bir değnek ile hasıraltı mı ediliyor!

Dahası bugüne kadar Fetö’yle ilgili pek çok kritik dosyanın; adeta görünmez bir elle, sihirli değil ama zehirli bir değnekle hasıraltı edilmeye çalışıldığı; Fetö şüpheli ve sanıkları hakkında takipsizlik, tahliye veya beraat kararları verildiği tartışmaları da gündemden düşmüyor. Yargı içinde ve üzerinde hala devam eden Fetö nüfuzu iddialarını görmemek için kör olmak gerek. Böyle bir konjonktürde ulusal medyaya da haber konusu olan Fetö’nün fuhuş kataloğuna ilişkin Dilek Ekmekçi’nin 11.11.2019 tarihli suç duyurusuyla açılan soruşturmanın alelacele kapatılması da akıllarda soru işareti yarattı. Cinsel Suçlar ve Ayrımcılık bürosu eski savcısı Mustafa Saylam’ın yürüttüğü soruşturmada hemen hiçbir delil toplanmadan, müştekinin sunacağı arama kayıtları; sosyal medya ve iletişim içerikleri dahil onlarca delil beklenmeden; adreslerini bildirdiği tanıklar çağrılıp dinlenmeden takipsizlik kararı verildi. Dosyada yangından mal kaçırır gibi verilen takipsizlik kararında; hakkında Fetö üyeliğinden ayrıca soruşturma yürütülen baş şüpheli Ali H. dışında; diğer şüphelilerin Fetö iltisaklarının da; fuhuş suçuna iştiraklerinin de dikkatlerden kaçmış olduğu görüldü. Hatta Ak Parti Mamak İlçe Başkan Adayı Serkan T.’nin yalnızca gazetemiz yazarı Av. Dr. Dilek Ekmekçi’yi tehdit etme suçundan ifadesinin alındığı; fuhuş suçundan ifadesine bile başvurulmadığı anlaşıldı.

Dosyada en dikkat çeken noktalar ise; şüphelilerden emniyet müdürü Koray Ö. üzerinden yoğunlaşıyor. Koray Ö. ve kardeşi Mevlüt Ö.’nün karakolda alınan bire bir aynı ve birer cümlelik ifadeleri gözlerden kaçmadı. Şu aşamada soruşturmanın gizliliğini ihlal etmemek ve delil karartılmasını önlemek için açık etmediğimiz başka şüpheli işlemlere de rastlanan soruşturmada; trajikomik detaylar da dikkat çekiyor. Fetö’nün kadın satıcısı Ali H.’nin tanımadığını iddia ettiği Dilek Ekmekçi’nin ablası eskort kız G.Ç.’nin defalarca beğeni ve paylaşımlarla facebookta Ali H. ile irtibat halinde olduğu biliniyor. Dahası fuhuşa sürüklenen ancak tehdit ve şantaj altında savcılıkça bilgisine başvurulan ve olayları inkar eden G.Ç.’nin; Av. Dr. Dilek Ekmekçi’ye emniyet istihbaratın verdiği bilgilere göre en çok telefonla görüştüğü kişinin Ali H. olduğu söyleniyor.

Bu bilgilere göre G.Ç.’nin en çok telefonla görüştüğü ikinci kişi ise Ali H.’nin ABB’den iş arkadaşı ve Koray Ö.’nün kardeşi Mevlüt Ö. Şebeke Koray Ö. üzerinden Milli Damar’a uzanıyor. Bu yüzden soruşturmanın hiçbir etkin soruşturma işlemi yapılmadan kapatılması; Fetö’nün Hanefi Avcı tarafından “Milli Damar” olarak adlandırılan ancak üstü kapatılan; tabiri caizse en kripto kanadının nüfuz kullandığı şüphesini uyandırıyor. Dosyada nüfuz kullandığı şüphesi uyandıran bir başka isim ise dosyada eskort temin ettiği gerekçesiyle adı geçen eski ağır ceza reisi O. K. ve halen görevdeki hakim H.K. ile savcı M.K.

Atilla Ö. adında bir hukuk profesörü gibi yapılanmadan eskort temin eden başka önemli isimlere, dosyaya sunulacak delillere ve dinlenmesi gerekli iki önemli tanığın adreslerine ilişkin Dilek Ekmekçi tarafından 03.02.2020 günü dilekçe sunulduğunun hemen ertesi günü 04.02.2020 günü takipsizlik kararı verilmesi ve bunu veren savcının görev bölümünün değiştirilerek çocuk suçlarında görevlendirilmesi akıllardaki soru işaretlerini daha da çoğaltıyor.

Ekmekçi: “Kendim için de, sevdiklerim için de endişeliyim.”

Av. Dr. Dilek Ekmekçi gazetemize yaptığı açıklamada; “24 Aralık’ta fuhuş çarkıyla ilgili bilgisine başvurulan ablam G.Ç. ; 8 Ocak’ta beni vekaletten azletti. Bu yapı ablamı da tehditleriyle huzursuz ediyor. Ben bu yapının üzerine gittikçe, bu yapı ablamı daha çok baskı altına alıyor. Serkan T. ablama söyleyerek gıyabımda beni de tehdit etmişti.

Etkin soruşturma yapılsa bütün ilişkiler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak. Ama savcılıkça delil toplanmasını geçtim; benim sunduğum ve sunacağım delilleri bile beklemeden; tanıklarımı dinlemeden takipsizlik verilmiş. Koray Ö. gibi güçlü bir emniyet müdürünün fuhuş şüphelisi olduğu soruşturmada şüphelilerin ifadesi kolluğa aldırılmış. Serkan T.‘nin yalnızca tehditten ifadesi aldırılmış; oysa ki fuhuşa aracılık isnadımız da vardı. Dahası takipsizlik kararında adı geçen Mutlu H. isimli şahsın adı Murat olarak yanlış yazılmış; sadece ablamın biyolojik annemizin kaderini tekrar ettiğini söylediğim halde; sanki biyolojik annemi de bu yapının kullandığını iddia etmişim gibi ifadelere yer verilmiş. En önemlisi de biyolojik ablam G.Ç. bekar olduğu halde; kollukta evli olduğu yönünde tutanak düzenlenmiş.

Bunca yanlışlık ve eksiklik karşısında en iyi niyetli ihtimal olarak dosyanın dikkatli okunmadığı izlenimi bende oluştu. Bu süreçte görev gereklerine aykırı davranan herkes hakkında HSK şikayeti; suç duyurusu ve tazminat davası dahil bütün yasal yolları kullanacağım. Beni tehdit eden Serkan T., ablamın çalıştığı bir kamu bankası şubesinin de müşterisi; şubenin müdürüyse Koray Ö.’nün yakın arkadaşı bölge başkanı M.B.’nin yardımcılığını yapmış M.C.; ilişkiler çok girift. Kendim için de sevdiklerim için de endişeliyim. Halen bürokraside ve siyasette yuvalanmış Fetö’nün kumpasçı ve iftiracı yapısını düşününce; hem hukuk güvenliğimiz, hem can güvenliğimiz için endişe etmemiz doğal.

Pusu ve kumpaslara ilişkin suç duyurumuzda da failler ve fiilleri Ankara merkezli olduğu halde yetkisizlikle dosya İstanbul’a gönderilmiş. Ali H. ile aramızdaki hakaret ve tehdit dosyaları da özellikle Ali H.’nin nüfuzu olan, benim kolayca gidip gelemeyeceğim ve tecrübesiz savcıların görev yaptığı Beypazarı’na gönderiliyor. Ancak bizi yıldıramazlar. Böyle girişimler de; dosyaları hasıraltı etme çabaları da; Allah’a imanla yola çıkmış, gaziliği de şehitliği de lütuf sayan bizleri daha çok kamçılıyor. Güneş balçıkla sıvanmaz. Bütün sorumlular hukuk önünde er geç hesap verecek.

Bu yapıda yer alan bazı kişilerin sadece illegal işlerini yürütmek için işgal ettikleri kamu görevlerinden atılmaları değil; Türk adaleti tarafından içeri atılmaları da en büyük temennimiz. Kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz ve biz kazanacağız.” ifadelerini kullandı.


Kaynak: Banu Barlas