FETÖ düzenine uymayıp daha 2010’da FETÖ’cül ere savaş açıp ‘Açık Tanık’ olarak meydan okuyan Hüsnü Gülez haklı mücadelesini kazandı. FETÖ düzenine biat etmediği için kumpas kurularak görevinden ve memuriyetten ekarte edilen
Gülez, hakkında verilen kararın hukuk devleti olduğumuzun ispatı olduğunu ifade etti.

Akdeniz Üniversitesi’nde Personel Daire Başkanlığı görevinde iken FETÖ’nün düzenine uymak bir yana, uyanları fark edip savaş açtığı için FETÖ’nün açık hedefi haline gelen Gülez; ‘özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa ettiği’ iddiası ile kamudan ihraç edilmişti. Konya Bölge İdare Mahkemesi, 3. İdare Dava Dairesi her türlü şüpheden uzak, somut bir delil niteliğinde herhangi bir veri veya bu yönde verilmiş bir yargı kararı bulunmadığı, görüntülerin davacının bilgisi emri ile çekildiği yönünde yapılmış bir tespitin de olmadığı gerekçesi ile Gülez’in kamudan ihracı işleminin iptaline karar verdi.

Hüsnü Gülez Nasıl Hedef Oldu?

Akdeniz Üniversitesi’nde Türk Eğitim Sen kurucusu olup 3 dönem başkanlık yapan Gülez, 2008 – 2016 yılları arasında pek çok üst düzey yöneticilik görevinde bulundu. Ak Parti Belediye Başkan Yardımcılığı görevinde de bulunan Gülez, son yerel seçimlerde Marmaris Belediye Başkan Aday Adayı oldu. Yurt dışında katıldığı etkinliklerde de ülkesini başarı ile temsil etmiş olan Gülez’in giriştiği FETÖ/PDY mücadelesi sonucunda kumpasa kurban gitmesi kariyerinin geçici olarak sekteye uğrattı. Kumpasla kamudan ihraç edilen Gülez, verdiği hukuk mücadelesine ve sürece dair şunları beyan etti:

“Haklılığım Ortaya Çıktı”

“Akdeniz Üniversitesi’nde, Yüksekokul, Enstitü, Fakülte Sekreterlikleri, Kütüphane ve Personel Daire Başkanlıkları gibi görevlerde bulundum. 2012-2015 tarihleri arasında, Personel Daire Başkanı iken; FETÖ/PDY terör örgütünün faaliyetlerini ve örgütlenme şekli ile kadrolaşmak için başvurduğu ahlak dışı uygulamalarını çok iyi bildiğim için hiçbir usulsüz emrini yerine getirmedim. Dönemin Rektörü, A takımı ve Anayasal düzeni bozmayı amaçlamış bir örgütün yararını gözetenlerle mücadele ettim. FETÖ/PDY terör örgütü, bu çerçevede şahsıma kurduğu kumpası hukuka uygunmuş gibi göstererek özünde hukuka aykırı olan ve toplumsal adalet duygusunu zedeleyen faaliyetlerin sebep olduğu bir mağduriyete yol açmıştı. Fakat bugün haklılığım ortaya çıktı. Hakkımda verilen karar, Türkiye’de hukuk devletinin, talimat almayan, iş ahlakına sahip hâkimlerin varlığının en büyük ispatıdır.”

“Ülkeme Hizmet Etmek İstiyorum”
“FETÖ/PDY unsurlarıyla giriştiğim mücadele sonunda iki defa FETÖ/PDY kapsamında gözaltına alındım. Soruşturmalarımda raportör hep aynı kişiydi. FETÖ/PDY kapsamında gözaltına alınmama sebep olan şikâyet dilekçesini verenlerin içerisinde raportör olan şahısta bulunmaktaydı. Yapmış oldukları soruşturmalar sonunda 2 yıl işsiz kalmama sebep oldular, itibarsızlaştırmak için, Cumhurbaşkanımızın ve Hükümetin karşısında olan basın yayın organlarını kullanarak algı operasyonu yaptılar. Okulunu onur belgesi ile bitiren şuan Bilgisayar Mühendisliği Fakültesinde okuyan Oğlum ilk yılında psikolojik destek almak zorunda kaldığı için üniversite sınavlarına giremedi. Maddi ve manevi olarak çektiklerimizin hesabını kim verecek, Geldiğimiz noktada adalet yerini bulmuştur. Kamudan ihraç olduğum dönemde de Fetö davalarında açık tanık olarak ülkeme hizmet ettim halen etmekteyim. Şimdi görevimin başına geçip kaldığım yerden ülkeme hizmet etmek istiyorum.”

“Üniversitede çok düşmanımın olduğunu söylüyorlar”
Bu iddia çok yersiz ve anlamsız, FETÖ/PDY iltisaklılarıyla yaptığım mücadele sonunda bu örgütle yakın ilişki içinde olanların beni sevmemesi doğal bende kendilerini sevmiyorum. Lakin onlarla aramdaki mesele kan davası değil. Belirttiğim gibi iki defa haksız suçlamayla gözaltına alındım. Suçsuz, günahsız iki yıl işsiz kalmama sebep oldular. Maddi manevi çok sıkıntılar çektirdiler. Kredilerimi çektiğim bankalar kampüseydi. Bildikleri halde kampüse girişimi engellediler. Benim onlara düşman olup, kin, intikam ve öç almak için hareket etmem gerekirken asla böyle bir tavır içerisine girmedim. Televizyon programlarından gelen teklifleri geri çevirdim. Aydınlık ve Avaztürk’te çıkan haberlerin benimle asla ilgisi yok. O gazetelerle hiç irtibata geçmedim. Ancak belirtmek isterim ki; Kampüsteki akademik ve idari personelin %90’i mahkeme sonucundan dolayı arayıp kutlamıştır. Bana ve aileme kimlerin zarar verebileceğini devletimiz çok iyi biliyor. Düşmanlık yapacak şahıslarla ilgili tüm müracaatlarımı yaptım. Korktuğumdan değil, Devletim istediğim için müracaatımı yaptım.

“Takdirle verilecek kadroya ihtiyacım yok”

Hiç kimsenin kadrosuna talebim olmadığı gibi birilerinin vereceği kadroya da ihtiyacım yok. FETÖ/PDY kapsamında tutuklu eski Rektör İsrafil KURTCEPHE, itiraflarında benim FETÖ iltisaklı olmadığımı ve kendisinin beni görevden aldığını belirtmiştir. FETÖ/PDY unsurlarının benden aldıklarının geri verilmesini istiyorum. Hakkım olmayanı istemiyorum.
“Üniversite Yönetimi ile bir sorun yaşayacağımı düşünmüyorum.”
Üniversite yönetiminin, FETÖ/PDY ile mücadele ettiği yönünde çıkan haberleri okuyorum. Bu mücadeleye inanmak istiyorum. FETÖ/PDY unsurlarının şahsıma karşı linç girişimleri sonucu yarattığı tüm mağduriyetlerimi fetö ile mücadele ettiğini belirten üniversite yönetimin gidereceğini düşünüyorum. Mücadele konusu ortak olunca ortada bir sorun kalmıyor.

“Cumhurbaşkanımızın Çağrısı üzerine FETÖ ile mücadeleye başladım.”
Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın, tek işareti ile FETÖ/PDY unsurlarıyla mücadeleye başladım. Şahsımı hedefe koydukları bylock yazışmalarında da ortaya çıktı. O bylock yazışmalarından sonra kamudan ihraç edildim. Bu mücadelem süresince Ankara’dan birçok yerli ve milli devletimizin yanında yer alan devlet büyüklerimizden destek gördüm. Mücadelemde yalnız değildim. FETÖ’nün, yaşattığı mağduriyetler şimdi beni çok daha güçlü hale getirdi.

“Cumhurbaşkanımızın Sonuna Kadar Hizmetindeyim”

Sözlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a olan bağlılık yemini ederek tamamlayan Gülez, “Ben, bu zor zamanda Cumhurbaşkanımızın yaptığı mücadeleyi sonuna kadar destekliyorum. İçerde ve dışarda bu kadar sorunla mücadele eden Cumhurbaşkanımızın vermiş olduğu mücadelede bir serdengeçti olarak yer almaktan çok mutluyum. Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava garip diyen Necip Fazıl’ı hatırlatarak diyorum ki bu dava; bu ülkeye, bu topraklara, bu büyük millete inananların davasıdır. Askerimiz Afrin’de ülkemiz için canını ortaya koyarken, benim de şahsi hesap yapmadan, sadece ve sadece ülkemin selametini düşünerek bu büyük mücadeleyi verenlerin yanında görev almak şerefini yaşamaktan başka hiçbir amacım yok.”




Kaynak: Banu Barlas