Türkiye genelinde Ak Parti aday ve meclis üyelerine tepkiler sürerken, üzerine bir de Nur Topu gibi bir meclis başkanı sorunu doğdu!

Türkiye genelinde Ak Parti aday ve meclis üyelerine tepkiler sürerken, üzerine bir de Nur Topu gibi bir meclis başkanı sorunu doğdu! İşler akılla alayı falan geçti, alenen meydan okumaya bindi. FETÖ diyor ki: “Ne oldu 17/25 kriteriniz?! Gördüğünüz gibi ben 17/25 falan da tanımam, her yerdeyim”

Erdoğan’ı yalnız bırakmayacağız diye diye, susa susa meclisin başına 17/25 sonrası hoca efendisini savunan Mustafa Şentop’u getirdiniz! Yine 17/25 sonrası “Paralel devlet diye bir şey yok” diyen Hayati Yazıcıların da uzayan kolları artık ülkenin her yerinde! Birinin yanında olmak demek, onu kötülüklerden ve tehlikeden korumak demektir. Hem Erdoğan yalnız deyip, hem yanlışa ve yanlış kişilere susup hem de Erdoğan’ı ve dolayısıyla ülkeyi nasıl korumayı düşünüyorsunuz acaba?!

Bu ülkeyi kurtuluşa götürecek 2 yol kaldı! FETÖ’nün arsızca, hayâsızca işgaline dur diyecek 2 yol… Birincisi meclisin tamamının fesholması ki ben bunu paralel devlet teşhisinden bu yana ısrarla istiyor, vurguluyor, yazıyorum. Öyle seçim meçim çare değil. Zira demokrasiyi de bıraktık, atanmışları parti adıyla oyluyoruz sadece. İkinci ve ülkeyi kökten temizleyecek yol; 17/25 kriteri kalkacak… Cezalar iltisaklara ve iştiraklere göre belirlenecek. Aksi takdirde ne at kaldı ne Üsküdar…

Pek çoğunuz FETÖ’den yadigar biat kültürü ile susarken, muhalefetin de iktidarın koyduğu 17/25 kanununu kendisinin çiğnemesini eleştirmeyip susuyor olması FETÖ’nün partisinin olmadığını ve her yerde olduğunu gösteriyor. FETÖ her yerde ve sizler korktuğunuz, sustuğunuz, dilsiz şeytan olduğunuz sürece varlığını son derece rahat sürdürerek ülkenin sonunu hazırlıyor. Savaşsız, kansız teslim ancak böyle olur!

Devrin birinde padişah düşünmüş, taşınmış, kavuğunun altından kafasını kaşımış…
—Eeee ne vergisi koyalım? Diye sormuş…
-- “Köprülere adam koyalım, her geçenden bir akçe alsınlar.” Diye cevap vermiş vezirlerinden biri.
Padişah tamam demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
—Nasıl, halk hayatından memnun mu? Herhangi bir şikayet var mı?
— Hiçbir tepki yok sultanım!
— İyi o zaman, köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın…
Aradan bir süre geçmiş, padişah tekrar sormuş vezirlerine:
—Var mı halinden şikâyet eden?
— Yok…

Halkın tepkisizliğine kızan padişah gürlemiş:
—Köprülerin ortasına da birer adam koyun, geçenleri köprü ortasında dövsün…
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına şaşıran padişah, çağırmış vezirleri…
—Halkı dinleyelim hele bir, demiş.
Çarşı Pazar halka sormaya gitmişler. Padişah sormuş:
—Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikâyetiniz?
Ses yok…
Padişah tekrar:

—Taş üstünde taş, omuz üstünde baş komam, şikayeti olan hemen söylesin!
Diye gürlemiş…
Nihayet arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
—Padişahım, o köprünün ortasında bir adam var ya…
Eeee demiş padişah, nihayet yanlışa yanlış diyecek biri…
—Ne olmuş o köprünün ortasındaki adama? Diye sormuş padişah:
— Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz. Mümkünse bir adam daha koysanız…

İşte bize yapılan da tam olarak bu… Biat kültürüne bağlı kanıksatılmış çaresizlik! Öyle ki, FETÖ’yü meclis başkanı yapsalar “Bir bildikleri vardır” diyecekler var neredeyse!

Banu Barlas