Devlet adamı gelecek nesilleri düşünür, politikacılar ise gelecek seçimi …

Devlet adamı gelecek nesilleri düşünür, politikacılar ise gelecek seçimi …

Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan hali hazırda iktidarken, OHAL'den kaynaklı yetkileri ile de tamamen güç elindeyken tüm bu yetkilerine rağmen seçime gidiyorsa, bu durum onun gelecek seçimleri kazanmayı değil, gelecek nesillerin endişesini taşıdığını gösterir.

Peki, Erdoğan zaten iktidarken ve alternatifi yokken, kendi oluşturduğu kabine ile girdiği seçimden zaferle çıkmışken neden erken seçime gidiyor?

Anlaşılan o ki, Erdoğan FETÖ’nün siyasi ayağının içinden çıkamadı. Zira ülke genelinde şikâyetler, Ak Parti’de üyeleri hiçe sayarak alınan kararlar, seçimle değil atamayla gelenler ülkeyi çıkmaza soktu. Peki, FETÖ ile mücadelede son derece kararlı görünen Erdoğan her konuda tam yetkiliyken nerede hata yaptı da ülke erken seçim noktasına geldi?
FETÖ ile mücadele şekli baştan sona yanlıştı!

15 Temmuz öncesi FETÖ zaten her yönetim kademesinde en etkili ve yetkili konumları ele geçirmiş durumdaydı. Kanser mikrobu gibi ülkenin dört bir yanına nüfuz etmiş bu örgütün ihtiyacı olan tek şey, ayaklarına dolanan ve dolanması muhtemel vatanseverleri ayakaltından çekmekti. 15 Temmuz da planları tutmayan FETÖ, bu kez 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL’i lehine çevirdi.

FETÖ ile mücadele adı altında başlatılan girişimde, FETÖcü olup olmadığı BELLİ olmayanlar, SÖZDE FETÖcüleri ayıkladılar! Ülkemizin üst düzey her kademesinde çoktandır konuşlanmış olan FETÖ, elbette kendinden olanı kayırıp, vatanseverleri, hele ki Ak Partili vatanseverleri anında ayıklayacaktı. Nitekim bu oldu… Yurdun dört bir tarafında arşa yükselen mağdurların sesini duyan olmadı.


FETÖ ile Mücadelenin Sulandırılması Ülkeyi Krize Soktu!

FETÖcü’lerin ayakaltından çektiği vatanseverlerden oluşan mağdur ordusu yaratıldı. En çok da FETÖ ile mücadele edenler yaftalandı ve ne gariptir ki FETÖcü ilan edildi. At izinin it izine karıştığı, FETÖ ile mücadelenin sulandırıldığı bu ortamın getirdiği güvensizlik, EKONOMİK KRİZİ de beraberinde getirdi.

Şimdi tüm bu olumsuzluklardan kurtulmak isteyen Erdoğan, Bahçeli’nin de önerisiyle erken seçime gidiyor. Ak Parti kulislerinden alınan bilgilere göre, mevcut Ak Parti vekil kadrosunun % 50-60’ının değiştirilmesi düşünülüyormuş.

Peki, o zaman bir soru daha…
Erdoğan kendi oluşturduğu aday listesiyle FETÖ’yü temizlemek için çıktığı yolda, FETÖ’yü temizleyemediğine, hala en etkili ve yetkili yerlerde FETÖCÜLER olduğuna göre, vekillerin %50-60’ının değişmesi neyi değiştirir?! Hele ki at izi it izine karıştıysa…



Çamurlu Suya Temiz Su İlave Edilince Su Arınır mı?!

Sayın Erdoğan; çamurlu suyun %60’ını değil, %99’unu boşaltsak, yerine gelen %99 çamurlu suyu arındırır mı?! Gelecek nesilleri düşünüyorsun eyvallah ancak, bu çamurlu suyu komple değiştirmezsen, sadece sudaki çamur oranı düşer ama su yine çamurludur. 7 Haziran seçimlerindeki hezimet tamamen listede yer alan FETÖCÜ’lerin itibarsızlaştırmasından kaynaklı idi. 1 Kasım seçimlerine gidildiğinde göstermelik birkaç değişiklik yapıldı ve oy oranı arttı.

Ancak burada şiddetle şunu ifade etmek isterim ki; oy oranının artma sebebi kesinlikle adayların kısmen değiştirilmesi değildi. Zira seçmen, hele ki Ak Parti seçmeni kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Ak Parti seçmeni 7 Haziranda aday listelerinden ötürü cezalandırdığı partisini 1 Kasımda Erdoğan’a olan inançlarından dolayı destekledi. FETÖcü’lerin yine ve hala listede olduklarını bile bile, göre göre Ak Parti seçmeni Erdoğan’ın, düşmanı gözünün önünde tutmak istediğini veya bu kötü listelerin altındaki niyetin muhakkak stratejik bir hamle için olduğunu düşündü.


FETÖ’nün FETÖCÜ İlan Ettiği MAĞDURLAR Seçimin Sonucunu Belirleyecek

Ancak düşünülenlerin hiçbiri olmadı, FETÖCÜLER ülke genelinde hâkimiyetlerini tam anlamıyla sürdürdüler. Her ne kadar bazı gazeteci ve Ak Partili vekiller arşa yükselen sesleri ve sıkıntıları Erdoğan’a zar zor iletmiş olsalar da, Erdoğan’ın etrafında oluşmuş çember aşılamadı.

Geçtiğimiz yıl yapılan 16 Nisan Referandumu ise tam bir kırılma oldu. Çünkü önümüzdeki seçimlerin de kaderini etkilemesi beklenen KHK mağdurları ve onların bu mağduriyetlere tanık olan yakın çevresi ciddi bir sayıya ulaşmış durumda. Son gelen bilgilere göre KHK ile ihraç edilmiş, FETÖ damgası yemiş sadece 10 binden fazla BERAAT VE TAKİPSİZLİK almış yani hukuken FETÖcü olmadığı ispatlanmış insan var.

Düşünün 10 bin birey 1.5 senedir vatan haini damgasıyla yaşıyor. Bu rakamın 40 bin’e yaklaştığı da söyleniyor. Çünkü 2 seneye yakındır hiçbir adli işlem görmemiş, sadece tanık beyanları ile işinden olmuş 25 binden fazla kişi olduğu biliniyor. Bu insanların pek çoğu Ak Parti tabanını oluşturan ve Ak Parti’ye oy veren kitleden oluşuyor. Dile kolay 1-2 kişi den değil onbinlerce hain ilan edilmiş, sosyal ölüme terkedilmiş insandan bahsediyoruz. Yakın akraba ve çevresi ile bu kişilerin oy potansiyeli düşünüldüğünde neredeyse 1 milyondan fazla seçmenin sırf bu yanlış ve hatalı kararlar nedeniyle Ak Partiden 16 Nisan Referandumu sonrası uzaklaştığını söyleyebiliriz. Bu seçimlerde %1 oy’un bile önemli olduğu göz önüne alındığında bu rakam korkunç bir seçmen kitlesine karşılık geldiğini söylemek gerekir. Unutmayınız ki 16 Nisan referandumu 1-1.5 milyonluk farkla geçildi.

16 Nisan’da Erdoğan’ın FETÖ ile mücadelesine ve adaletine inanan pek çok KHK mağduru ve çevresi (hukuken de aklanmışlar dahil) mührünü Evet’e bastı. Ancak son bir senede değişen hiçbir şey olmadı.

Tüm bu yanlışlara karşılık, mevcut 316 vekilden hiçbiri ülke için vazgeçilemez değildir, emsalsiz değildir. 2023 hedefleri öncesinde ülkemizin geldiği bu son virajda, en ufak bir riske girmeye ülkenin tahammülü yoktur. Çamurlu suya ilave edilecek temiz su, suyun bulanıklığını değiştirmeyecek ve güven telkin etmeyecektir. Atalarımızın da tabir ettiği gibi; KOKMUŞ ETE TUZ KAR ETMEZ!

Banu Barlas