Ak Parti'ye yönelik algı operasyonunun üzerinden 1 yıl geçti ancak iddialar bir türlü bitmedi ve sular durulmadı...

Ak Parti'nin adının yolsuzlukla anılması üzerinden 1 yıl geçti,tartışmalar ise hala bitmedi. Ak Partili olup da şu an hala "Yolsuzluk oldu mu, bilen varsa söylesin?"şeklinde soru soranlar bile var. Türkiye'de herkes ve tüm Ak Partililer benim ne kadar objektif olduğumu, iyiye iyi, kötüye kötü dediğimi bilir. Bu bağlamda 'Yolsuzluk' konusuna dair kendi penceremden bir açıklık getirme gereği duydum.

Cemaat 2 yıl boyunca Ak Parti'yi hem izledi hem dinledi değil mi? Peki 2 yıl boyunca izlediği Ak Parti'ye ve Bakanlara yönelik bir yolsuzluk var idiyse bunu niye ispatlayamadı? Yolsuzluk o an Bakanların evine girip de para bulmak mı demekti?

Gelelim yolsuzluk iddiasına ilişkin elde tek var olan doneye... Halkbank Genel Müdürü'nün bağış için topladığı para, Gökhan Şükür 'Maşası' tarafından gece yarısı kutular içinde Halkbank Genel Müdürünün evine götürüldü. Bu kutu paralar teslim edilir edilmez anında baskın yapıldı ve tam 2 gün boyunca Cihan Haber Ajansının çektiği kutu paralar Bakanların evinden çıkmış gibi gösterildi... Olayın şokuyla ve hararetiyle hepimiz o kutu paraların Bakanların evinden çıktığı yalanına inandık. O da yetmedi, polisin bizzat götürdüğü para sayma makinesi de yine Bakan çocuklarının evinden çıkmış gibi gösterildi. "Vay be, o kadar çok para var ki para sayma makinesi bile almışlar!" dedirttiler hepimize ekran başında.
Gösteri amacına öyle bir ulaştı ki, bugün hala Halkbank Genel Müdürünün evinden çıkan kutu paralar Ak Parti ile bağdaştırılmakta... Oysa ortada var olan tek bir GERÇEK var; O da Bakanların evinden hiç bir şey çıkmadığı, kutu para- kutu para denilen paraların da Halkbank Müdürünün makbuzunu keserek topladığı bağış parası olduğu...

2 yıl boyunca dinlenmiş, izlenmiş bir Ak Parti, yolsuzluk yapmış olsa idi, cemaat yolsuzluk olmayan bağış parasını 'Yolsuzluk Parası' gibi göstermeye gerek duyar mıydı? Sahte görüntüler ve sahte ses kaydı sürer miydi piyasaya?!!!

Ak Partinin yolsuzluk yaptığına ilişkin tek ama tek bir delil bile yoktur! Bunun yanı sıra yanlış olan şeye gelince; 4 Bakan soruşturulmalı ve yargılanmalıydı, halk önünde aklanmalıydı... Şayet böyle bir şaibe yok idiyse bu halkın önüne koyulmalı ve kafalardaki soru işaretleri giderilmeliydi... RTE kurulan tuzağa karşı "Bakanlarımı Yedirmem" felsefesiyle hareket etmiştir. Mevcut tek yanlış da budur... Ötesini ispatlayabilen varsa buyursun wink ifade simgesi Öyle "Hırsız!" diye itham etmekle hırsız olunmuyor...

Banu Barlas Okumuş